Jan Dark
Jan Dark, Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı ülkesi Fransa’ya memleketi Lorraine’deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa’nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir.
Fransa’nın yüzyıllar boyunca sembolü, ülkeyi kurtarmak için Tanrı tarafından görevlendirilmiş güzel çoban Jeanne d’Arc efsanesinin, geçmişte İngilizler karşısında zor durumda bulunan Fransız sarayı tarafından uydurulmuş bir “psikolojik silah“ olduğu ileri sürüldü.
Konuyu 10 yılı aşkın süredir araştıran ve “L’affaire Jeanne d’Arc” (Jan Dark Davası) adlı eserin yazarları gazeteci Marcel Gay ve Roger Senzig, Fransız kahramanın isminin dahi bir “sapkınlık” olduğunu belirterek, Jeanne d’Arc’ın asıl isminin Jeanne d’Orleans olduğunu iddia ettiler.
KÖKENİ VE ÖLÜMÜ TARTIŞMALI
Efsane kahramanın kökenlerinin de tartışmalı olduğunu belirten yazarlar, çoban olduğu söylenen Jeanne’ın Rouen’deki duruşması sırasında “hiçbir zaman koyun veya başka bir hayvan gütmediğini” söylediğine, çok iyi ata binen Jeanne’ın ayrıca saray Fransızcasına sahip olduğuna işaret ettiler.
Gay ve Senzig, Jeanne’ın ölümüyle ilgili de pek çok soru bulunduğunu belirterek, tarihte anlatıldığı gibi eğer 1431’de Jeanne d’Arc yakılarak öldürüldüyse, “Fransa’nın Bakiresi”nin daha sonra Fransa’nın Metz, Belçika’nın Arlon, Almanya’nın Köln ve hatta 1436’da Fransa’nın Orleans kentlerinde görüldüğüne dair yüzlerce belgenin varlığının ne anlama geldiği sorusuna dikkati çektiler.
“15. yüzyılda aynı bugünkü gibi kamuoyu manipüle ediliyordu, bu bir gizli diplomasiydi. Efsane güzel, ama gerçek daha güzel” diyen Marcel Gay, İngilizlere karşı zor durumda bulunan Fransız kraliyetinin “psikolojik silahı” olan ve asıl ismi Jeanne d’Orleans olan Jeanne d’Arc efsanesi ile ilgili tezlerinin çok sayıda belgeye dayandığını belirtti.
Gay ve Senzig, “Bakire Operasyonu”nun da kralın kayınvalidesi Yolande d’Anjou tarafından planlandığını ve Tanrı’nın bir mesajı gibi sunulması, aynı zamanda rakiplerine korku salması için Jeanne’a uyarlandığını belirtirler.
Fransa’nın 1870’deki bozgunundan sonraki sembol arayışında 19. yüzyılın sonunda efsane canlanmış ve Jeanne la Lorraine Cumhuriyet’in kurucu sembolü olmuş, 1920’de de Katolik azize ilan edilmişti.
Efsaneye göre, 12 yaşındayken St. Catherine, St. Margearet ve St.Micheal’in ruhları ile iletişime geçtiği söylenen Jeanne d’Arc, Yüzyıl Savaşları sırasında Fransız ordusuna katılmış ve İngilizlere karşı savaşmıştı. Daha sonra onu esir alan İngilizler, Jeanne d’Arc’ın erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürerek, 19 yaşındayken yakarak öldürme kararı almışlardı.
Jeanne d’Arc, ölmeden önce ve öldükten sonra adını korumak için görülmüş tüm mahkeme kayıtları bugün Fransız Ulusal Kütüphanesinde saklanıyor.
Jeanne d’Arc, Fransa da yaşadığı tarihteki diğer kişilerle kıyaslandığında, hakkında en çok şey bilinen kişilerden birisi olarak kabul ediliyor.
Ayrıca, Jan Dark denince, genelde gözden kaçan bir husus var. Jan Dark’ın kadın mı, erkek mi olduğu hâlâ tartışmalı. Araştırmacılar Jan Dark’ın muhtemelen kadın görünümlü bir erkek olması ihtimâlini de göz ardı etmiyorlar. Fakat engizisyon mahkemesinin ve kralın annesinin Jan Dark’ın bakire olduğu yönünde raporları var.
Jan Dark Kimdir? – Jan Dark EFSANESİ – (6 Ocak 1412 – 30 Mayıs 1431)
Yazan: Bernard Shaw
JAN (Tirad)
Verin bana o yazıyı! (Masaya koşup kağıdı kaparak parça parça eder.) Varın yakın ateşinizi. Fare gibi deliğe tıkılmam ben. Seslerim haklıymış. (…) Sizin ahmak olduğunuzu söylemişlerdi. (Bu söz çok gücenmelerine yol açar.) Bunların güzel sözlerine, merhametlerine güvenilmez demişlerdi. Hayatımı bağışlayacağınıza söz verdiniz. Yalanmış. (Öfkeli mırıltılar.) Yaşamak nedir sizce? Donup taş kesilmemek mi sadece? Ne kuru ekmek bulunca gam yerim, ne de duru su içmek derttir benim için. Ama gök kubbenin şavkından, o güzelim kırların çayırından çimeninden yoksun bırakmak beni. Dağda bayırda askerlerle at koşturmayayım diye ayağıma pranga vurmak. Bana havasız, nemli karanlığı koklatmak, sizin kötülüğünüz, sizin sersemliğiniz beni Tanrıdan bile soğuturken, gönlümü gene onun sevgisiyle dolduracak her şeyi almak elimden, cehennem odundan da beterdir. Savaş atımdan vazgeçebilirim. Etekle dolaşsam da olur. Sancaklar, borazanlar, askerler yanı başımdan geçip gitse de öbür kadınlar gibi geride bırakılmayı nefsime yedirebilirim. Yeter ki rüzgarda ağaçların hışırtısını, güneşte öten çayırkuşunu, köyümün sağlıklı ayazında meleyen kuzuları işitebileyim. Akşam çanları bana melek seslerini getirsin gene. Bunlar olmadan yaşayamam. Bunları benden ya da başka herhangi bir kuldan almaya kalktığınız için siz, biliyorum şeytanın emrindesiniz. Oysa bana yol gösteren, Tanrıdır.